1.Sendikaların Çeşitleri
Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre; sendika, “İşçilerin ve işverenlerin çalışma
ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve
geliştirmek için en az yedi işçi veya işverenin bir araya gelerek bir işkolunda
faaliyette bulunmak üzere oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip” kuruluşlardır.
1.1. İşçi
Sendikası:
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre “işçi sendikaları, işkolu esasına göre bir
işkolunda ve bu işkolundaki işyerlerinde çalışan en az yedi işçi tarafından
kurulur”. Madde hükmünden de anlaşılabileceği üzere, ülkemizde işçi
sendikaları ancak,
• İşkolu
esasına göre sendikalaşma,(Ülkemizdeki iş kolları, Avcılık, balıkçılık, tarım
ve ormancılık; Gıda sanayi; Madencilik ve taş ocakları; Petrol, kimya, lastik,
plastik ve ilaç; Dokuma, hazır giyim ve deri; Ağaç ve kâğıt; İletişim; Basın,
yayın ve gazetecilik; Banka, finans ve sigorta; Ticaret, büro, eğitim ve güzel
sanatlar; Çimento, toprak ve cam; Metal; İnşaat; Enerji; Taşımacılık; Gemi
yapımı ve deniz taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk; Sağlık ve sosyal
hizmetler; Konaklama ve eğlence işleri; Savunma ve güvenlik; Genel işlerdir.
• Bir
işkolundaki işyerlerinde çalışan işçiler tarafından ve
• En az yedi
işçinin bir araya gelmesi ile kurulabilmektedir.
Güçlü
sendikacılık için gerekli ortamın sağlanabilmesi amacıyla 2821 Sendikalar
Kanunu’nda olduğu gibi 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda
da işçi sendikalarının işkolu esasına dayalı olarak kurulabileceği hükme
bağlanmıştır. Söz konusu düzenleme ile benimsenen işkolu esasına göre
sendikalaşma ilkesi uyarınca, yerel ve bölgesel düzeyde işçi sendikaları
kurulabilmesi mümkün olmadığı gibi, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nda olduğu
gibi açık bir şekilde ifade edilmiş olmasa da, meslek ve işyeri esasına göre
işçi sendikası kurulabilmesi de mümkün değildir.
Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir işyerinin gireceği işkolu
o işyerinde yürütülen esas işin niteliğine göre belirlenir ve bir işyerinde
yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin dahil olduğu işkolundan
sayılır. Buna göre örneğin, batarya üreten bir fabrikada çalışan aşçı ancak o
işyerinin tabi olduğu metal işkolunda kurulmuş bulunan bir sendikaya üye
olabilecektir.
1.2. İşveren
Sendikası:
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre “işveren sendikaları, işkolu esasına göre
bir işkolunda ve bu işkolundaki en az yedi işveren tarafından kurulur”.
Madde hükmünden de anlaşılabileceği üzere, ülkemizde işveren sendikaları ancak,
• İşkolu
esasına göre,
• Bir
işkolundaki işverenler tarafından ve
• En az yedi
işverenin bir araya gelmesi ile kurulabilmektedir. İşçi sendikaları gibi
işveren sendikaları için de geçerli olan işkolu esasına göre sendikalaşma
ilkesi uyarınca, işveren sendikalarının da meslek ve işyeri esasına göre veya
yerel ve bölgesel düzeyde kurulabilmesi mümkün değildir.
Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi Kanunu işçi sendikalarında olduğu gibi, bir işkolunda
birden çok işveren sendikasının kurulabilmesine olanak tanımaktadır.
Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi Kanunu işçi sendikalarına paralel bir düzenleme ile işveren
sendikalarının da işkolu esasına göre bir işkolunda ve bu işkolundaki
işverenler tarafından kurulabileceğini belirtmekle birlikte, kamu işverenleri
açısından bu kurula bir istisna getirmiştir. Sendikalar Kanunu kamu işveren
sendikaları için aynı işkolundaki kamu işverenleri tarafından kurulma ve aynı
işkolunda faaliyette bulunma koşulunu aramamaktadır. Getirilen bu düzenleme,
işveren sendikalarının kuruluş koşulları açısından özel kesim ile kamu kesimi
arasında bir ayırım yaratmaktadır.
1.3. Kamu
Görevlileri Sendikası:
Ülkemizde kamu görevlilerine 1965 yılında tanınan ve 1971 yılında
kaldırılan sendikalaşma hakkı, 1982 Anayasası’nda da düzenlenmemiştir. Ancak
1992 yılında Türkiye’nin 151 sayılı “Kamu
Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına ve İstihdam Koşullarının
Belirlenmesine İlişkin” ILO sözleşmesini onaylaması ile bu alanda
yeni bir dönem başlamıştır. 1995 yılında Anayasa’nın 53. maddesine bir fıkra
eklenerek kamu görevlilerine sendikalaşma hakkı tanınmıştır ve buna uygun
olarak 12.6.1997 tarihinde 657 Devlet Memurları Kanunu’nda yapılan değişiklikle
de devlet memurlarının sendikalar ve üst kuruluşlar kurabileceği ve bunlara üye
olabileceği düzenlenmiştir. Devlet Memurları Kanunu’nda yapılan değişikliğe
rağmen, 25.6.2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu
çıkarılıncaya kadar, kamu görevlileri sendikaları hukuki dayanaktan yoksun
kalmıştır. Söz konusu Kanun ile kamu kurum ve kuruluşlarının işçi statüsü
dışındaki bir kadro ve pozisyonunda daimi suretle çalışan, adaylık veya deneme
süresini tamamlamış kamu görevlilerine işkoluna (hizmet koluna) göre
sendikalaşma hakkı tanınmıştır. Ayrıca kamu görevlilerinin kuracakları
sendikaların kuruluş işlemleri, sendika tüzüğü, organlar ve organların
görevleri Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na paralel bir biçimde
düzenlenmiştir. Ancak kamu görevlileri sendikalarına grev hakkı tanınmamıştır.
1.4. Konfederasyon
2821 sayılı
Sendikalar Kanunu gibi, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na
göre de işçi ve işverenlerin kurabileceği tek sendikal üst kuruluş
konfederasyondur. Konfederasyon, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Kanunu’nun tanımlar başlığını taşıyan 2. maddesinde tanımlanmıştır. Bu tanıma
göre konfederasyon, “Değişik
işkollarında en az beş sendikanın bir araya gelerek oluşturdukları tüzel
kişiliğe sahip” kuruluşlardır. Yapılan bu tanım bağlamında, konfederasyon
kavramının unsurları;
• Farklı
işkollarında faaliyet gösteren en az beş sendikanın bir araya gelmesi,
• Tüzel kişi
olması,
• Kuruluş
olması, şeklinde sıralanabilir.
Hem işçi ve hem
de işveren konfederasyonları için getirilmiş bu ortak tanıma göre konfederasyonların
kurulabilmesi için;
• En az beş
sendikanın bir araya gelmesi,
• Bu sendikaların değişik işkollarından olması gerekir(Karaca,
2013:132).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder