26 Temmuz 2014 Cumartesi

Sendikaların Çeşitleri

1.Sendikaların Çeşitleri
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre; sendika, “İşçilerin ve işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için en az yedi işçi veya işverenin bir araya gelerek bir işkolunda faaliyette bulunmak üzere oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip” kuruluşlardır.
1.1.  İşçi Sendikası:
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre “işçi sendikaları, işkolu esasına göre bir işkolunda ve bu işkolundaki işyerlerinde çalışan en az yedi işçi tarafından kurulur”. Madde hükmünden de anlaşılabileceği üzere, ülkemizde işçi sendikaları ancak,
• İşkolu esasına göre sendikalaşma,(Ülkemizdeki iş kolları, Avcılık, balıkçılık, tarım ve ormancılık; Gıda sanayi; Madencilik ve taş ocakları; Petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç; Dokuma, hazır giyim ve deri; Ağaç ve kâğıt; İletişim; Basın, yayın ve gazetecilik; Banka, finans ve sigorta; Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar; Çimento, toprak ve cam; Metal; İnşaat; Enerji; Taşımacılık; Gemi yapımı ve deniz taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk; Sağlık ve sosyal hizmetler; Konaklama ve eğlence işleri; Savunma ve güvenlik; Genel işlerdir.
• Bir işkolundaki işyerlerinde çalışan işçiler tarafından ve
• En az yedi işçinin bir araya gelmesi ile kurulabilmektedir.
Güçlü sendikacılık için gerekli ortamın sağlanabilmesi amacıyla 2821 Sendikalar Kanunu’nda olduğu gibi 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda da işçi sendikalarının işkolu esasına dayalı olarak kurulabileceği hükme bağlanmıştır. Söz konusu düzenleme ile benimsenen işkolu esasına göre sendikalaşma ilkesi uyarınca, yerel ve bölgesel düzeyde işçi sendikaları kurulabilmesi mümkün olmadığı gibi, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nda olduğu gibi açık bir şekilde ifade edilmiş olmasa da, meslek ve işyeri esasına göre işçi sendikası kurulabilmesi de mümkün değildir.
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir işyerinin gireceği işkolu o işyerinde yürütülen esas işin niteliğine göre belirlenir ve bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin dahil olduğu işkolundan sayılır. Buna göre örneğin, batarya üreten bir fabrikada çalışan aşçı ancak o işyerinin tabi olduğu metal işkolunda kurulmuş bulunan bir sendikaya üye olabilecektir.
1.2.  İşveren Sendikası:
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre “işveren sendikaları, işkolu esasına göre bir işkolunda ve bu işkolundaki en az yedi işveren tarafından kurulur”. Madde hükmünden de anlaşılabileceği üzere, ülkemizde işveren sendikaları ancak,

• İşkolu esasına göre,
• Bir işkolundaki işverenler tarafından ve
• En az yedi işverenin bir araya gelmesi ile kurulabilmektedir. İşçi sendikaları gibi işveren sendikaları için de geçerli olan işkolu esasına göre sendikalaşma ilkesi uyarınca, işveren sendikalarının da meslek ve işyeri esasına göre veya yerel ve bölgesel düzeyde kurulabilmesi mümkün değildir.
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu işçi sendikalarında olduğu gibi, bir işkolunda birden çok işveren sendikasının kurulabilmesine olanak tanımaktadır.
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu işçi sendikalarına paralel bir düzenleme ile işveren sendikalarının da işkolu esasına göre bir işkolunda ve bu işkolundaki işverenler tarafından kurulabileceğini belirtmekle birlikte, kamu işverenleri açısından bu kurula bir istisna getirmiştir. Sendikalar Kanunu kamu işveren sendikaları için aynı işkolundaki kamu işverenleri tarafından kurulma ve aynı işkolunda faaliyette bulunma koşulunu aramamaktadır. Getirilen bu düzenleme, işveren sendikalarının kuruluş koşulları açısından özel kesim ile kamu kesimi arasında bir ayırım yaratmaktadır.
1.3.  Kamu Görevlileri Sendikası:
Ülkemizde kamu görevlilerine 1965 yılında tanınan ve 1971 yılında kaldırılan sendikalaşma hakkı, 1982 Anayasası’nda da düzenlenmemiştir. Ancak 1992 yılında Türkiye’nin 151 sayılı “Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesine İlişkin” ILO sözleşmesini onaylaması ile bu alanda yeni bir dönem başlamıştır. 1995 yılında Anayasa’nın 53. maddesine bir fıkra eklenerek kamu görevlilerine sendikalaşma hakkı tanınmıştır ve buna uygun olarak 12.6.1997 tarihinde 657 Devlet Memurları Kanunu’nda yapılan değişiklikle de devlet memurlarının sendikalar ve üst kuruluşlar kurabileceği ve bunlara üye olabileceği düzenlenmiştir. Devlet Memurları Kanunu’nda yapılan değişikliğe rağmen, 25.6.2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu çıkarılıncaya kadar, kamu görevlileri sendikaları hukuki dayanaktan yoksun kalmıştır. Söz konusu Kanun ile kamu kurum ve kuruluşlarının işçi statüsü dışındaki bir kadro ve pozisyonunda daimi suretle çalışan, adaylık veya deneme süresini tamamlamış kamu görevlilerine işkoluna (hizmet koluna) göre sendikalaşma hakkı tanınmıştır. Ayrıca kamu görevlilerinin kuracakları sendikaların kuruluş işlemleri, sendika tüzüğü, organlar ve organların görevleri Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na paralel bir biçimde düzenlenmiştir. Ancak kamu görevlileri sendikalarına grev hakkı tanınmamıştır.
1.4.  Konfederasyon
2821 sayılı Sendikalar Kanunu gibi, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na göre de işçi ve işverenlerin kurabileceği tek sendikal üst kuruluş konfederasyondur. Konfederasyon, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun tanımlar başlığını taşıyan 2. maddesinde tanımlanmıştır. Bu tanıma göre konfederasyon, “Değişik işkollarında en az beş sendikanın bir araya gelerek oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip” kuruluşlardır. Yapılan bu tanım bağlamında, konfederasyon kavramının unsurları;
• Farklı işkollarında faaliyet gösteren en az beş sendikanın bir araya gelmesi,
• Tüzel kişi olması,
• Kuruluş olması, şeklinde sıralanabilir.
Hem işçi ve hem de işveren konfederasyonları için getirilmiş bu ortak tanıma göre konfederasyonların kurulabilmesi için;
• En az beş sendikanın bir araya gelmesi,

• Bu sendikaların değişik işkollarından olması gerekir(Karaca, 2013:132).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder